- Editörüm Beste an itibariyle Feysbuk semalarında olmadığından güzel bir başlık bulamadım, ben de başlık olayının bokunu çıkarmış bulunmaktayım an itibariyle.
- Tupac'ın da en güzel dizeleri "We must remember that tomorrow comes after the dark, so you'll always be in my heart with unconditional love." değildir de nedir, söyleyin nedir?
- Şevval Sam, bir janrı ( tür yerine janr dedim, mutluyum gururluyum) da kötü söyle be ablacım ya. Arabesk söylemiş kendisi yeni kasetinde, özellikle İbrahim Tatlıses eserleri şükela olmuş.
- Şevval Sam deyince de akla Kazım Koyuncu gelir, Gelevera Deresi gelir. Gelevera Deresi geldi miydi de ağlayası gelir ya insanın, o duruma sinir oluyorum işte ben.
- Ulan yıllardır severek dinlediğim şarkı da Eternal Flame diye bir şarkıymış, direk indirdik Ölümcül Playlist’e ekledik, hayvan oldu o playlist yakında kendini yok edecek diye korkuyorum ( İçerik bilgisi: Kazım, Olgun Şimşek, Guns ‘N’ Roses, Ahmet Kaya, Onur Akın, Scorpions, Il Divo, Pearl Jam ve daha niceleri)
- Tayyip’in futbol metaforlarından yediği ekmeği Eazy-E Khaki Suit’ten yemedi ya, başka da bir şey demeye gerek duymuyorum.
- Şimdi adını hatırlayamayacağım fakat beyinde göt kadar bir bölge var, umut falan işlerini düzenliyor. Beğeniyle takip ediyoruz kendisini.
- Üç kez taşındık, üçünde de ben taşınma sırasında tatil yapıp çok afedersiniz ama bi tarafımı büyütüyordum. Ulan hiçbir şey yapmamama rağmen üşeniyorum ya taşınma işinden, orası enteresan işte. Fakat taşınmanın böyle bi imajı olduğunu kimse inkar edemez, sadece kolilere kitapları kaldırıp götürmek olaydı çok daha şükela olurdu da buzdolabı var ulan söz temsil, ne edecen?
- Söz temsil deyince de aklımıza ne geldi, hatta dürüst olmak gerekirse zaten aklınıza gelsin diye yaptım. Neden? Çünkü yazı hiç güzel olmuyor, ne güldürüyor ne bir şey. Bari şu Ege’li süper abimizi hatırlayın da yüzünüzde bir tebessüm oluşsun, tek istediğim bu.
- “Gün kısa paslarla sonuca gitme vakti.” Yeaak yeaaaaa, sahaya koyun bir ter atsın iki üç tur atsın, yoruldu zaar.
- Gece iki buçuğa kadar yatmıyorum, müzik dinliyorum kendimi iyice gaza getiriyorum. Garnett ulan diyorum, Kobe diyorum hepsi yarım saat sonra. Sonra on beş dakika kala kedim geliyor yanıma, iki mırlıyor, kafayı sokuşturuyor. Uykum geliyor ve uyuyorum, sonra sabah kalkınca çok üzülüyorum ben. Adeta hayattan soğuyorum ulan, yeter. Bu gece Kaan Kural’ın müthiş komik(!) anlatımıyla efsane final serisinin 4. maçını izleyebileceğim umarım.
- Stoch nedir? Fenerbahçe’nin Stoch’u bizden önce almasıyla yaptığı hareketten çıkan sestir. Ştoğğhhkkk. Valla oluyor, ayrıca belirteyim Galatasaraylıyım.
- Asıl soru şudur yeğen, gönül razı mı yarım ekmek arasına?
- Nasıl bir gaza geldiysem lens takınca bildiğin güzelleşeceğim zannediyordum ulan ben. Ama çok rahat, valla bak. Temiz kullanırsan şükela bir olay.
- Allah ulan, Dünya Kupası başlıyore. Hazırlayın biraları, vuvuzelaları. Messi geliyor, Robben geliyor, Xavi- Iniesta- Fabregas triosu geliyor. Bu kadar sakat olması da düşündürmüyor değil: Hepiniz mi cenabetsiniz ulan?
- Ya Mehmet Ali Birand’ın “Trt yeni bir teknolojiyle yayınlayacak, hade, çok güzel bir teknoloji. Alın deneyin.” demesi, ulan kendi kanalının hade yayını var, yuh.
- Otobüsten inince eve giderken beş yüz metre kadar düz bir yol var, bazen bir enerji geliyor; o yolu koşmak istiyorum. Sonra etraftaki insanlar tarafından “çişi gelmiş çocuk” olarak algılanacağımı düşünüp “Hassiktir.” Dedikten sonra yavaşlıyorum, sonra yürümeye devam ediyorum. Koşsam salak bir görüntü, yavaşlasam daha da salak; adeta bir “hedeflerine ulaşmak için hiçbir zorluğu göze almayan piç” damgası yiyorum toplum tarafından, resmen neden yavaşladın diye suçluyorlar beni, anlıyorum bakışlarından. “Ayıp ama.” diyorum.
- “Yaptığı sakarlık ya da salaklıkla etrafından sempati puanı toplayan uzun saçlı çocuk”. Ben sen bittin zannediyordum, valla bak. Yanlış anlama, artık görünmez olmuştun ortalarda. O gün yere düştüğünde arkadaşın sana çak yapıp diğer kız “Ay canım ya.” dediğinde anladım henüz tükenmemişsin sen.
- Rapçiler de Hennessey’den ne ekmek yediler ulan ( Nasıl yazıldığından emin değilim.)
- Arkadaşa “Bira alalım maç izlerken içeriz.” dedim, “Olur, içerik.” dedi. “Hayır üslup.” diye cevap verdim. Bir vursaydı bir tane de ben vururdum ağzıma size yemin ediyorum.
- Otobüste cam kenarında oturan insan, özellikle yanındaki insan uyuyor/uyumaya meyilli ise bir durak önceden ( duraklar arası mesafeye bağlı olarak değişir) hafif öksürüklerle başlar, ayağa kalkayazıp kıçını sağa sola oynatır ve evet doğru bildiniz, en önemlisi çantasıyla oynar. Yahu bunu ben de dahil herkes yapıyor, neden direk “Pardon, bu durakta ineceğim de.” gibi bir cümle kurmayız ki?
- Bana kalsa gerçi cevabı çok açık: En azından bende sürekli olan bir durum bu; içinden konuşmak. Genelde birisi ayağıma basıyor, sonra “Pardon.” diyor, buraya kadar her şey normal giderken benden öyle bir ses çıkıyor ki onu bir tek ben duyabiliyorum: “Önemli değil.”
- Gönül’ü hakikaten de sabahın tam üçünde dinleyince etkisi artıyormuş, test edildi ve kanıtlandı. O anda evde bira olmalıydı, yoktu.
- İsrail- Filistin olaylarından sonra Hitler’i destekleyici yazılar patlaması yaşandı. Ulan bir sakin, ne oluyor arkadaş ya. Milletçe dengesiziz arkadaş, illa bir tarafımız ırkçılığa/milliyetçiliğe kayacak. Bu arada Adolf bıyıklara limon sıkıyormuş diyorlar, doğru mudur acep?
- Ulan benim sıkılınca yazmamam lazım ya, sıkılınca uğraş olsun diye yazıyorum o zaman da kötü oluyor ama. Pöf, herneyse yayınlayacağım her şeye rağmen.
- Yarın yine kimselere vermeyin, benim notlarımı okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder